Bir sayfada iki heceli bir sözcük.
Onun kadar kısa işte. Oluşumum bir
satır süresi, yok oluşum bir kelime…
I.
Akşamdan sonra.Yarı çıplak bir kadın tablosu… Adam girer. Kadına bakmaz. Kadın bacaklarını aralar. Adam mutfağa gider. Kadın bacaklarını daha aralar. Adam mutfaktan gelir. Televizyonu açar. Kadın bacaklarını daha da aralar. Adam kalkar. Kenti ikiye ayıran nehir gibi açar fermuarını. Dikiş makinesinin pedalına iki kere iki basış sesi, veda senfonisi… Koca sayfada bir satırın okunması kadar uzun süreli…Trafik lambaları gibi kapatır fermuarını. Adam yatağa doğru ilerler. Kadın bir kepenk gibi kapatır araladığı her şeyi.
II.
“Perde” yazmayı çok isterdim ama değil. Hiç değil. “Stop” olabilir ancak şimdiye yakışan tek söz.
III.
Sabahtan önce.Yüksek tabanlı bir öfke… Adam yatakta sağa döner. Yüzü elbise dolabının aynasındaki çatlakta renk bulur. Kırılan bir tabak sesi… Mavi renkli balık tabak… Çocuk girer. Yatak odası çok daralır. Kararır. Vazonun taşla buluşması. Yerçekiminin do diyez sesi… Adam yatakta sola döner. Kadın kapanmıştır. Çocuk çoraplarının çıkarır çıkardıktan sonra terliğini.
IV.
Bugün.Yirmiki’nciyılında dikişi makinesinin son çalışmasının. Kırılan bir vazo… Madeni bir gürültüdür paradan yapılma lego. Elinde kalan son iskambil kâğıdı… Süzülen bir martı… Çalmayan telefonlar, yürümeyen arabalar, otoparka mahkûm bir kadın, yüksek topuklu apartman merdivenleri, o merdivenlerin kara boşlukları, sesin yankılanışı, otamatın çırpınışı, zilin susuşu…
V.
Her gün.Merdivenleri dardır apartmanların. Her tabut yakar dörtlülerini. Kapatır trafiğe yolların hepsini. Geçilmez çelik kapıların kasalarından öteye. Bol kilitli bir tabuttur, gibidir daireler. Sonu yoktur. Her şeyin. Olmaması da düşünülemez. Adamlar gelir hep. Kadınlar kapatır. Çocuklar kırılır.Hiçbir zaman hiçbir tabut yoktur ki bir yılgınlığa sığabilsin.
VI.
Perde yazmalıydım burada ama şimdi yazmaktansa küfretme zamanıdır.
VII.
Leş kargalarına.Sağa sola dönenlere, kapatıp açanlara, bir kez çalışıp sesi kesilene, her mevsim bir kere yağana, günde bir kez uçana, kırılana, kırana, açılana, açana her şeye her bir şeye her birine. Aynadaki kırıkta kalan son cam parçası sırrını yitirene kadar çıkamayacaksın ömrümden. Burada sizi ve size ait olan her şeyi yitirip tüketip sizi dışkılarım gibi kusacağım. Sizi yitireceğim. Sizi faili en başata birincitekil olan bir acıyla kavuracağım. Yo korkmayın. Bana yaptıklarınız gibi değil. Ben de bilmiyorum. Ama zaten içimde bir yerlerde kaybolmak sizin dayanabileceğiniz gibi değil.
VIII.
Şimdi.İçimde ufalanan zaman taneleri gibi… Kum tanesi gibi yer çekimine ve zamana dayanamayan. Eksiltiyorum. Bensiz var oluşunuz yok bunu biliyorum. İçimde eksiltiyorum her şeyi. Tutunmayın. Korkmayın beraber düşüyoruz zaten.Son sözümdür. Ceninlerin ellerinden öperim.
IX.
Perde.
İzmir / 2 Ağustos 2006
13 Temmuz 2007 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder