AvaMgardisTiyatro Kollektifi

tiyatroavam.blogspot.com

AvaMgardisTiyatro Kollektifi olarak elimizden geldiğince oyunların tekstlerini tiyatroavam.blogspot.com adresinden yayımlayacağız... Tüm dostlara duyrulur...







13 Temmuz 2007 Cuma

DÜŞ

Girdaplarında boğulunan ve tapılan bir dünyaya…

Sizi eski bir düşümden anımsıyorum

Düşler görürdüm. Azca mekân, azca zaman çokça varlık duygusuyla düşler. Geçmişteydi. Çokça bir zaman duygusundan önce. Düşlerimi geçmiş ile şimdiki zaman yıprattı. Rüzgârda kırılmış yapraklar gibi.
Geçmiş ile şimdiki arasındaki zaman, uykumla uyanıklığım arasına da giriyor. Her sabah yazısız bir tarihin içinden geçiyorum. Uyanmaya yoruluyorum. Bir yerlerde peydah olan bir görüntüyü – bir ayağın suya değişini; bir sandalın devrilişini – uyanmaya başladım anda yitiriyorum. Bilemiyorum onu. Kanıksayamıyorum. Uyanma hızıyla unutuyorum. Hayalli, sisli ancak geçmiş diyerek yakınından geçebileceğim bir uzaklığa, bir derinliğe, bir başkalığa yitiriyorum onu.
Onu, gidişini ve gidişinin izini başka bir yerde, başka bir zamanda, bir şimdi de, karşımda buluveriyorum. Aniden ve gitmiş, unutulmuş haliyle.

Sizi eski bir gülümsememden anımsıyorum.

Dünyanın güzel olduğuna inandığım zamanlardan. Düş kırıklığının böyle savurmadığı, aşk ve serüven öyküleriyle dünyayı anladığım zamanlardan. Böyle geçmişli, düşlü, buğulu, çokça varlık duygulu bir boyutta görmüş olmalıyım her şeyi.
Yola çıkmadan önce geriye bakıp da gözlerime son kez yazdığım; bütün masalların unutulmuş hallerini, izleri, sanrıları, size özgü acıları, hüzünleri, masalsı da olsa kan akıtan gerçekleri nasıl tanıdık bulabilirdim?
Unuttuklarımızın, unuttuklarınızın, unutamadıklarımızın gürleyen sularını, masalımın uçurumlarını, çağlayanları…
Sizi içimde yitirdiğim çok eski bir benin düşlerinden anımsıyorum.

Bu son bahar halimle bir zamanlar dallarda oynaşan yaprakların asfaltta çürümeye başladığı halimle… Bu mevsimlerin içinde bir de bahar bu dallarda bir de kuşlar olduğunu artık anımsamıyorum. Gözlerimi ilk gördüğümde patladı ışıklar.

Şimdi yoksunuz. Yokluğunuz bir masalın bitişi kadar doyumsuz, sıcak. Gidişimi izledim sonuna dek, dar ufkumun ucuna dek… Gitmiş olmanın dönemecinde durdum, kendime serin bir gölge bulup kuruldum.

Kendi kuyruğunun peşine düşmüş bir tilki gibi dönerken zaman, çıplaklığınızı kabullendim kristal şatonuzu…

Yok olduğumu.

Yok anlatamayacağım. Dokunun bana darağacı ellerinizle…

Biliyorum. Ne kadar anlatmaya çalışsam da kurtaramadım kendimi sözcüklere esaretten. Ne kadar cömert davrandıysam da bir anımı bile yazamadım.

Bazı dünyaları başka insanlar yaratır. Her şey ayrıntıdır orada; her ayrıntı anlamlı ve her cümle – cümle dünyayı, var olmuş ve olacak halleriyle – zaman, zerre, bütünlük, alışkanlık, yansıma halleriyle cümle âlemi anlatmak ister. Beceremez.

Sözün bittiği yerde zaman vardır…

İzmir / 21 Nisan 2006

1 yorum:

Adsız dedi ki...

efenim bi kelime oyunları..bi kelime oyunları.. (: