AvaMgardisTiyatro Kollektifi

tiyatroavam.blogspot.com

AvaMgardisTiyatro Kollektifi olarak elimizden geldiğince oyunların tekstlerini tiyatroavam.blogspot.com adresinden yayımlayacağız... Tüm dostlara duyrulur...







12 Şubat 2009 Perşembe

BİR AYRILIK SONESİ

Ben babasız ve imlasız bir şiirim…

Yargılansa da son nefes
Kalakalacaktır satırlar suretimde…

Evet kalkın uykularınızdan
Siper kuyularınızdan…

Her alanı savaşa çevirdiniz
Şimdi oturup bir güzel sevinin.. hapsettiniz sevgiyi dipsiz kuyularınıza. Bahaneler ne kadar da sıcak değil mi? Unuttunuz. Ben de büyük bir yalancıyım. Size ne kadar gibi gelse de ellerim hep vardı. Duymadığınız cümleler gibi.

İçiniz bir garip gri. Sahi siz de farkında mısınız ne kadar yalana benziyor yüzünüz? Komik. Oysaki ben iyi bir demogogtum değil mi!

Sabah sekizde işe gider işçiler ter kokularını sürünüp.
Sabah sekizde okula gider öğrenciler toylukları mamur yüzlerinde.

Sabah sekizde uyur fahişeler kent kimsesizliğe çekildiğinde

Sabah sekizde her şey mümkün her şey olası bir tek şiir uyur gece mesaisi uzun sürmüştür çünkü…

Bu palyaçoluk…
Bu sırıtan yüz…

Ben kandırılmak için yeterince büyüğüm…
Masalları asla büyümeyecek çocuklarınıza okuyun siz…

Şimdi tüm kötülükleriyle yürüyor zaman üzerime
Yaşadıklarım…
Yaşamadıklarım…
Yaşayamadıklarımla…

Sen söyle be üstat
Bir şiir ne kadar dayanır koca bir yalana?

Ben ülkesini yitirmiş bir şiirim…
Cinsiyetim ipotekli

Bana bir daha kırılacak camdan elleri verme zaman…

Ben babasız ve imlasız bir şiirim…

Durup bekledim her şiir gibi imgenin demlenmesini…
İmge yalana dolanmış
Yalan imge olmuş…

Katli çoktan vacip olmuş bir düş bizim imgelememimiz…
Şimdi yoksuz sözcüklerimin arasında
İyi ki de yoksun…

Yoksa

Öksüz büyüyecekler sonra…

Ben isasız bir şiirim…

Kırılmış prangaları ben merkeziyetçi cumhuriyetin…

Varsın siz kalın bu cehennemde
Ben cennetimde sizsiz nice bir dizeyim…

GİDİŞ

sen ki güzel bir filmdin
sonu herkesçe bilinen...

10 Şubat 2009 Salı

_imgerler_



“ben bir denizim
kendi içinde taşan
ben bir denizim uçsuz bucaksız
kıyısız hür bir deniz”[1]

İmgeler yaralı bir akşam üstü
İstanbul soğuk
İstanbul esir
İstanbul kimsesiz

Kadıköy’de bir kalabalık cesareti
Sonra vapur
Ve
Avrupa…

Uzun yokuş
Yük ağır…

Eski bir binanın sıvalarında yüzleri çocukları

Sahi hangi imge yakalayabilir tarihin soluk resmini?


İmgelerim katledildi bir sabah
Sabahtı çok iyi biliyorum…
İşçiler simit sırasında
Yeni yetme liseliler ilk sigara telaşında

Susabilirdim ancak
Ve öyle oldu…

Tarihe kazınmıştı her şey…

Sahi sekiz saat yolda bagajda mı saklanır imgeler?


Göçer…
Konmadan göçer
Tarihe ve söze inat…

Zihinde kalır hep o göçebe imge…


Sözle kemiğe bürünür ansızın imgeler…

Benim imgelerim ölü…
Sesiz kısık…
Menenjit olmuş bir kentte
Ateşi düşürme telaşında hayatım…

Yangınsa çoktan çıkmış…
Küller imgelere tecavüz etmekte…

Şimdi duracak ve soluk alacaksın…

Oysaki o kadar çok imge var ki bende…

Sana bana ona bize size onlara dair…

Hepsi ben kadar göçebe…
Hepsi tarih kadar acıtıcı…
Hepsi küller içinde gibi esmer…

Sahi hangi dua temizler içimdeki kuruyan kanı?

Sahi hangi yangında ilk kurtarılmıştır imgeler…




[1] Mevlana