AvaMgardisTiyatro Kollektifi

tiyatroavam.blogspot.com

AvaMgardisTiyatro Kollektifi olarak elimizden geldiğince oyunların tekstlerini tiyatroavam.blogspot.com adresinden yayımlayacağız... Tüm dostlara duyrulur...







6 Ocak 2008 Pazar

rengarenk bir dünyanın hüzzam makamı cüzzamlısı (mektubumsu karalamacalar VI)

evet... benim... ta kendisi... çıkarıp sapkalarınızı beni dinleyin pek mutsuz baylar ve bayanlar. söyleyeceklerimin bir hükmünün bulunmadığını ben de biliyorum. nasılsa ölmeyecek miyiz? nasılsa yarın bugünden farklı olacaksa neden bir hükmü bulunsun ki söylediklerimizin ya da yaptıklarımızın. insanın bir kuantum sarkacındaki unutkanlığı kan tutan bir doktorun bayılması gibi. tıpkı onun gibi. neyse...
binilip bir alemete varılınca kıyamete bendeniz cüzzamlanmışım bilmem nerede... şimdi değil eskiden, orta dereceli bir eski tarih diyelim.sebeplerin birer sığınak olduğunu düşünürdüm düşmeden evvel bu güzelim cüzzama. hala da aynı. demek ki bunun cüzzamla bir ilişkisi yok! sabit bir kanıt. ahanda burada. düşünce ve eylemin yani teori ve pratiğin sorunu burada başlıyor. tarihin büyük bir bölümünde önce teori demişler. yani bunlara biz sebepçiler diyelim... bir nevi idealist tayfa yani. ama sakkallı bir dede -öyle ak pak değil sakalları- pratiğin önce geldiğini idda etmiş. yani önemli olan söz değil eylem demiş.
konumuzun alakalı olduğu kısım burada başlıyor. bahanelerin ve ya sebeplerin determinist bağları kopmuş, yere düşmüş olabilirler. acaba yere düşen elma olayında sadece elma mı suçludur? yer çekiminin ve ağacın hiç mi suçu yoktur? efendim iğne ve çuvaldızı boy sırasına göre düzelim lütfen.

kuantum sarkacı durdurmuş. zaman hava da sallanıyormuş. post-larına inat modernleşen dünyamızın renkleri acaba gerçek mi? yani dediğim şu eylemin ya da çatışmanın yani diyalektiğin kaybolduğu iddasına rağmen bizler ve sen, evet oradaki kzım sana diyorum tabii. beni dinlemiyor musun sen? ne, efendim... pardon doğru herşey değişti birden. şimdinin az önceyle bağı kalmadı. peki o zaman. öyle olsun.

monolog burada yazarın isteği üzerine eyleme geçmiştir. yazının bundan sonrası gerçek ve eylemdir. öncesi sadece sözdür.

anlamıyorum kızım ne diyorsun. gel bakayım sen şöyle öne. hah şimdi söyle. neden çabalamayacakmışım. nedenmiş söylediğim herşey uçuyormuş. herşey saçma mı? hadi kızım git.
nasıl yani az önce burada değil miydik? ne yani zaman algımızın dışında mı? aferin kızım. çok doğru söylüyorsun ama galiba kaçırdığın bir şey var. sen hala benimle aynı dili konuşuyor ve zaman dilimi arasında yer alıyorsun. farkında değilsin ama bu kalçandan çıkan sözler var ya, hah işte onlar, bir bütün içinde birbirini takip ederek bana geldi. bir bütün oluşturdu. yani anlayacağın sözde savunulan şey -her neyse işte adı- sadece modern bir araç olan dilde kaldı. aramıza hoşgeldin. arkadaki sırayı açın da arkadaşınız otursun.

evetttt... galiba zamanımız doldu... sadece şudur diyeceğim son olarak... kzım beni dinler misin? evet şimdi eylemlerim hep nedenleri olmuştur. öyle ya da böyle. ama düşüncelerin çoğu kez eylemi olmamıştır. bir insanın sebep ve nedenlerini eylemsel bir determinizm içinde değerlendiremiyorsunuz. evet doğrudur. zaman da yoktur. söz de yoktur. yarın bugünden bağımsız bir organizmadır. diyalektik yoktur. dünya da yoktur. ee o zaman biz neden yaşıyoruz ki? her neyse o sakallı amcayı okumakta yarar var... benden söylemesi. sınavda çıkabilir. hadi herkese iyi tatiller. haftaya da kızım sen bana bugünü hatırlat...

kapnır kapı açılır tarih... zaman ve an hareketin gölgesinde kaybolur...

gerçektir beyaz kadar, sessizdir siyah kadar dilim...