AvaMgardisTiyatro Kollektifi

tiyatroavam.blogspot.com

AvaMgardisTiyatro Kollektifi olarak elimizden geldiğince oyunların tekstlerini tiyatroavam.blogspot.com adresinden yayımlayacağız... Tüm dostlara duyrulur...







13 Temmuz 2007 Cuma

DAR KALDIRIMDA CESETTİ GÖLGESİ

(SENFONİK SANDALYE SUSKUNLUĞU)

Nefes almakta zorlanıyorum. Söylemek isteyip de söyleyemediğim kelimeler zorlaştırıyor nefesimi.

Kırık bir testi. Kanayan bir başta belli belirsiz birçok imge. Sakatlandığı anda hastaneye nakli vacip olan bir isyan. -kafadan sakat-

Askı bir eylemin izlerini taşır göğüslerinden süzülen iki damla terle beraber. Kırık bir darağacı gölgesi. Terleyemeyen bir beden var.
Askı ve asmak… İşte bu kadar.

Çakmaklara dolmayan bir umudun ertesi. Çantam vardı bilirim. Nice çocuk kitabı girmiştir de içine hiç bu kadar ağırlaşmamıştır. Bir ağrı var. Şuramda. Göremeyeceğiniz yerlerde. İşte bundandır kovalandıkça düşen ve düştüğü anda kırılan düşlerimin olması. Hiç bir vakit kapanıp kaçmamıştır çantam benden önce.

Otobüs durakları… Yavru kediler vardı o gün durakta. Ölmek pek de yabancı olmadığım harfler yığını. Kendimi bir durağa adadığımda görün beni. İşte o zaman ne çanta ne askı ne de kırık bir testi.

Bir otobüs camından uyanıp baktım dışarı. İşte oradaydı. Atlantis..
"baba ben büyüyünce kral olacağım" -kafadan sakat-
Elde can bulan saksı anı... Müstakil evlerde yaşayan apartman topukların kaderidir intihar.
Düşmeler bilmemekten değil anlamamaktandır yüksekliği. Çocukken kumuna atladığı hep o ikinci kattır onun için hayat. İşte bundan yoktur kelimelerinin birinde yükseklik. O hep düştüğünde acıyacak kıçını düşünür. Onun için acı yalnız odur.

Hızlı bir ölüm olabilir ancak yükseklik ya da yer çekiminin kanıtı. Yalnız olmadığımı bilmek işime gelir de ondan. Yer çekimini bilmem bile yalnız olmadığımın kanıtıdır.

Yalnız değilim.

Nefes almakta zorlanıyorum. İçimi kanatıyor kanatlı birçok hayvan gölgesi. Koca bir çemberin kısa bir noktasındayım, o kadar ve ezilsem de bir ayakaltında yalnız olmadığımı bilirim. Bilirim de ondan ölmek isterim çoğu kez. Adımlarıma adları sıkıştırdığımdan beri nicedir yollarına çıkarım gecenin. Koynuna almaz. “öl de gel” der içinden ama ben bilirim. Bilirim de ondan ölmek isterim çoğu kez.

Yalnız değilim.

Askı ve asmak… işte bu kadar.

Çantanın askıdan alınma zamanı… dar sokakların ağaçları da dar. Bir o kadar da geçilmez.

Otobüs durakları… Camlarında bir kağıt. Çocukluğun kaybedildiği bir gün… Yıkım ekipleri. Taşlar. Otobüs gürültüleri. Küflü kitaplar. Atlasların camlarından bakıp da bıyık büken bir tarih kahramanı…

Yalnız değilim. Nefes almakta zorlanıyorum. Dilimde biriken onca küfrü gecenin ağzına boşaltıyorum ansızın. Gece, dar sokak ve yıkımdan arta kalan kum yığını.

“baba ben büyüyünce kiremit olacağım” –kafadan sakat-

Bitti. Her şey gibi söz de…

Yalnız değilim. Yalnız değilsiniz. Dar sokaklarda, ikinci katlarda bir otobüs camına hasret tutsaklıktır yaşamak.

Askı ve asmak… İşte bu kadar.

Hiç yorum yok: