I
- Thebaililer arasında bunu böyle gören yalnız sensin.[1]
Olmadı. Yapamadı gene. Şimdi şu karşıdaki sakallı “dur” diyecek ve “daha sert” diye ekleyecek. Tabii senin canın yanmıyor sakallı bey amca. Evet dur. Dur dur dur… Aynen böyle. Tanrım şu gözlerin güzelliğine bakın. Ne güzel de bakıyor maviş maviş. Ee Aylincim bugün o güzel tokanı takmamışsın. Neden? Yoksa bu Murat denilen adam geçen provada sana laf söyledi diye mi takmadın? Aman canım boş ver sen o adamı. Baksana bir repliği bile doğru dürüst söyleyemiyor. Bir saniye… Anladım. Bu herif seni benden kıskanıyor. Vay alçak vay. Ben senin ellerine dokunmayayım diye böyle yapıyor.
- Thebaililer arasında bunu böyle gören yalnız sensin.
Tanrım. Canım çok yanıyor Aylin. Evet tam orası acıyor. Canımın acısı nedense geçti birden. Evet. Tam orası. Aylin bir şey sorabilir miyim? Sen bu güzelim ellerle şu Murat’ın iğrenç ellerini nasıl tutuyorsun?
- Hepsi böyle görüyorlar, fakat korkudan dillerini tutuyorlar.
Murat, söyleyeceğim bir dahaki sefere. O yeni gelen kızın telefonunu aldığını Aylin’e. Oğlum böyle güzel bir kıza yapılır mı? Biliyor musun senin yerinde olmak için neler vermezdim?
- Bunlardan ayrı düşündüğüne utanmıyor musun?
Ya anlamadığım bir şey var benim. Aylincim, bu oyunun konusu ne? Her vakit bu sözlerden başka bir şey söylemiyorsunuz? Hoppala ne oldu şimdi sakallı bey amca? Neden çağırıyorsun bu güzelim kızı? Yürü bakalım Aylincim neleri beğenmemiş öğrenelim. Yukarı mı çıkacaksınız? Bu hiç olmadı şimdi. Bağırma o kadar bu çocuklara. Tamam sadece Murat’a bağır. O her şeyi hak ediyor. Beceremiyor zaten. İyi gidin. Uffff! Kalçam. Şimdi kırıldı işte. Aylin sinirlendi belli. Hayır Murat! Murat yapma. İşte özgürlük… Uçmak özgürlüktür; tabii sevdiğiniz kadından uzaklaştığınızda değildir. Hain Kreon ne olacak? Acımasız, gaddar ve kıskanç… Konuşun siz yukarıda. Ben burada iyiyim. Beklerim burada ne olacak?
II
Uyandım. Merdivenlerden inen bacakları gördüm. Aylin’im bir kuş kadar hafif adımlarla iniyor aşağıya ve tabii arkasında o meymenetsiz Murat. Özledin değil mi kız beni? Ohhh… Dokun bana o minnacık ellerinle. Ne o küs müyüz kız? Dur yavaş. Yavaş. Canımı acıtıyorsun ama…
- Ben dünyaya kin değil, sevgi paylaşamaya geldim.
İşte en çok sevdiğim repliğin. Ne güzel de yakışıyor ağzına. Şimdi sıra Murat’ta. Ezberi yoktu burada. Bir kibar bayanın bu güzel sözleri üzerine zaten bir bu Murat denen adam bir de Kreon denen kalpsiz böyle cevap verirdi.
- İkisini de sevmek istiyorsan, onların yanına gidersin; ben sağ kaldıkça bir kadının hükmü altına girmem.
Aaa. Ne oldu şimdi? Gene toka krizi. Kavga başlıyor. Sadece kafamı kollamalıyım. Yoksa bunlar benim havamı indirirler. Başladılar gene. Sen sinirlenme Aylincim. Üzme kendini. Bu arada Murat o kadar da sert olunmaz ki. Ayıp be! Oyunda bir boku becereme sonra buraya gel bağır çağır. Tamam işte Murat o sakallı bey amca da tam bunu söylüyordu sana. Hisset demiyor muydu? Bak işine gelince nasıl da hissediyorsun değil mi?
III
Ohhhh… Götürün bakalım biraları. İçin için. Heyyy! Ne demek “artık bu topa gerek yok”. Sakallı bey amca, sen ne diyorsun ya? Ben bir kere top değilim anladın mı? Bugüne bugün sanatsal bir nesneyim. Ne yani bunun bu kadar uzun sürmesi becerememelerinden miydi? Tanrım ben de sanmıştım ki… Ee ne yani artık ben Aylin’imi bir daha göremeyecek miyim? Ellerini bir daha tutamayacak mıyım? Asıl Kreon senmişsin sakallı bey amca. Ne o? Bıçağı ne yapacaksın Aylin? Ne adeti? Hayır canım, beni kesmeyeceksin değil mi? Hayır yapma, acıyor. Batırma…
Oldu mu istediğin Murat? Al işte içimde kalan son havayı da veriyorum dışarı. Sevdiğim tarafından öldürülme şerefine ulaştım en sonunda. Tebrikler, benim gibi küçük ve kırmızı bir şey aşık olamaz yani değil mi? Aşık olursa öldürülür değil mi? Olsun. Bak Aylin hava kaybediyorum. Küçülüyorum ellerinde. Sesini artık net duyamıyorum.
“O topu görmek istemiyorum” dedi sakalı bey amca, “çöpe at Aylin onu, sonra gel de İsmene ile olan sahneni bir daha geçelim” diye ekledi. Bitti işte her şey. Sevdiğimin kollarında ölüme ulaştım. Seni seviyorum Aylin.
Seni seviyorum…
[1] Öyküdeki italik olarak yazılan tüm diyaloglar Sophokles’in “Antigone” oyunundan alınmıştır. Bu alıntılar için S. Ali’nin çevirisinden yararlanılmıştır.