11 Eylül 2012 Salı
12 EYLÜL İNFOGRAFİK
16 Kasım 2011 Çarşamba
USULCA KANATLANACAK ÇİÇEKLER
kültablasını boşaltıyor hazin bir ses
sonra umutsuzca bana sarılıyorum
sarıldığım ağaç olağanca hızıyla çöküyor...
düşüyorum
düştüğüm yer
belirsiz
biçimsiz
gibi yüzüm...
sonra akşam geliyor aceleyin...
bir sen eksiksin bir de bir kadeh kırmızı şarap...
beraber atlaslardan beğendiğimiz yerler
bir bir düşüyor
düşman işgali
emir eri
üniforma
gibi yeşil yüzüm...
sınırlardaki kalın siyah çizgileri çekiyoruz aramıza
sonra sen susuş oluyorsun tüm akarsu ağızlarında
bense bir bandoda sadece su sesi...
şimdi atlaslardan aşırmalı sınırları
batmalı her yerimize o dikenli teller
terlemeliyiz belki de
soluk soluğa koşmalıyız
-çocukluğumuzdaki gibi belki de-
yorulmalıyız ansızın
ve düşmeliyiz atlaslardan bir yerlere...
gitmeyi düşlediğimiz ülkeyle aynı kareye düşmeyi isteyerek
ve
bilerek kanamalı bileklerimiz..
sonra ansızın sabah olur...
latin ezgileri dilimde
sesim yalnız
sesim cılız
ve sesim tek...
koca bir ağaca sığınmış ağlamaklıyım...
sarılıyorum ağaca...
ağaç olağanca hızıyla çökmekte...
sağımda eski bir kol...
yaralar içinde
solumda eski bir kol...
yaralar içimde
o gün bu gündür kanımla yıkanıyor yüzüm...
sesim olmayacAk kadar pes ve bulanık...
çamur gibi
gibi yüzüm
gibi yaşamım
gibi bu hayat...
12 Ekim 2011 Çarşamba
ve aşka şiir, şiire aşk verildi
üşümek en çok da bana yakışırdı...
sen geldin sonra...
yağmurun ilk düşüşü gibi
bir gece ansızın fırtına gibi
beynin durulması gibi
sözün bitmesi gibi
gibi... işte tam da bunun gibi...
sonra ben şimdiki zamanın çekiminden kurtarıp zamanı
geniş bir zamana yaydım şiirimi...
sen..
şiirimin gizli öznesi...
sözlerimin en rakkase halini verdin bana...
ellerime
bak şimdi üşümüyor bu küçük beden...
bak kısa kısa anlamlar türetiyorum göğün maviliğinden...
gelişinden sonra atlaslarda bir heyecan...
içimde bir telaş...
geç kalmışlığın o terli elleri yakamda...
ben büyümüşüm de fark edememişim...
gelişinle aydınlandı odam...
aynada yüzümü gördüm...
ben aynada ilk kez yüzümü gördüm..
ben
yüzümü
gördüm...
ellerinle pek bir güzelleştiler yüzümde bu kırmızı güller...
sevgilim...
asıp hayatın sisli bulvarlarına şiirimi sana geldim...
yanımda kırmızı bir askı...
elimde hiç yazılmamış şiirler...
sana geldim...
güneşine
sıcaklığına...
bak sevgilim...
atlaslar da gök yüzü de yer yüzü de mavi...
tut elimi sevgilim...
kelimeler ve notalar büyütelim
kimsesizliğinde evrenin...
ve verelim çeliğe su verir gibi
aşkı şiire
ve
şiiri aşka...