İçimdekiBirResminAnısınıHatırlatmakİstedimMüsadenizle
susup bıraktı bardağını göğe...
bir çınarın diliyle seslendi
mahalle duvarlarında bir afiş sızısı
kireçle yazılıydı tarih kale duvarlarında...
susup bıraktı sigarasını yer çekimine...
bir nehrin derinlerine haykırdı
ilk dişlisi dişini yeni çıkarmış bir çocuğun babasına değdirdi paslı zehrini
atlasların sınır boylarında bir telaş...
çekilmiş gözleriyle çekiçlere buğday kokusu
susup bıraktı kalemi tarihin koynuna
yazılamayacak onca trajedi
mahalle araları dar-ağaçlı
kale duvarları zifir ve kükürt dumanı
susup bıraktı ellerini bir namlunun çelik soğukluğuna
ikinci dişisi dişleri çoktan dökülmüş bir babanın ellerine bıraktı
makine sustu
çeliğin ışıltısına bir damla ter - kırmızı
susup bıraktı gençliğini
asıp bir ağacın dalına o en sevdiği gömleği
karelerine girip matematiğin ve uzayın
bir başağın gün ışıltısını görmeye gitti...
susup bıraktı sesini kale duvarları dışında
sonrası...
sonra..
son...
s...
...
..
.
gibi...
24 Haziran 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder